Üç kadın arkadaş bir kaza sonucu aynı anda hayatlarını kaybedip cennete giderler. Cennetin kapısında onları karşılayan melek:
"Sizin burada uymanız gereken tek bir kural var: ördeklere dikkat edin sakın üstlerine basmayın" der.
Sonra kapı açılır üç kadın cennete girerler. Gerçekten de etraf ördek doludur. Üstlerine basmamak adeta imkansızdır. Dikkat etmesine rağmen kadınlardan biri kazayla bir ördeğin üstüne basar. Hemen bir melek belirir. Yanında son derece çirkin bir adam vardır. Kadını kolundan adama kelepçeler ve
"Ördeğin üstüne basmanın cezası olarak sonsuza kadar bu çirkin adama kelepçeli olarak yaşayacaksın" der.
İkinci gün kadınlardan biri yine kazayla bir ördeğin üstüne basar ve melek anında yanında çok çirkin bir adamla gelip onları kadına ceza olarak birbirlerine kelepçeler.
Üçüncü kadının gözü bu olaylardan çok korkar. Diğerlerinin akıbetine uğramamak ve sonsuza kadar çirkin bir adama kelepçelenip yaşamamak için her attığı adıma çok dikkat etmeye başlar. Aradan aylar geçer ve hiçbir ördeğin üstüne basmaz. Derken bir gün bir melek belirir. Bu kez yanında boylu poslu inanılmaz derecede yakışıklı bir adam vardır. Melek hiçbir şey söylemeden yakışıklı adamla kadını kelepçeler ve yine birşey söylemeden çeker gider.
Kadın mutluluktan uçmaktadır. O güne kadar gördüğü en yakışıklı adamla kelepçelenmiştir. Adama döner ve:
"Ben acaba ne yaptım da sonsuza kadar senin gibi yakışıklı bir adamla birlikte olmayı hak ettim?" diye sorar.
Adam suratı asık bir şekilde cevap verir:
"Vallahi seni bilmem ama ben az önce bir ördeğin üstüne bastım
Sigara
Temel'le bir adam parkta oturuyormuş. Temel de sigara içiyormuş. Adam dumandan rahatsız olmuş. Dönmüş Temel'e ve sormuş:
"Kaç yıldır sigara içiyorsun?"
Temel cevap vermiş:
"30 yıl."
Adam başlamış nasihata:
"Bak 30 yılda sigaraya verdiğin parayı biriktirsen şu karşıdaki lüks villa ve önünde duran son model araba senin olabilirdi."
Temel dönmüş ve sormuş:
"Sen sigara içiy musun?"
Adam cevaplamış:
"Ben hiç sigara içmedim."
Temel tekrar sormuş:
"Peçi şu villa ve lüks araba senin mu?"
"Hayır!"
Temel eklemiş:
"Fazla konuşma o zaman. Onlar penum."
Deney
Bilim adamları 3 fare üstünde 3 ülkenin içkilerinin etkisini test ediyorlarmış. Fransız şarabı, İngiliz viskisi ve Türk rakısı.
Fransız şarabını içen 1nci fare küt diye düşüp bayılmış.
İngiliz viskisini içen 2nci fare de küt diye düşüp bayılmış.
Sonuncu fareye Türk rakısı içirmişler, fare biraz sallandıktan sonra dile gelip haykırmış:
"Heeeyt, getirin ulan o kediyi!"
Bijon
Arabanın lastiği tam akıl hastanesinin önünde patlar. Adam arabayı kenara zor yanaştırır.
Hemen dışarı çıkar. Kriko, stepne, bijon anahtarı derken tekeri söker. Tam söktüğü anda 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlara ulaşmak mümkün değil. Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri akıl hastanesinin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir akıl hastası adama seslenir:
"Sen ne yapıyorsun orada öyle?"
"Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm."
"Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun ziyanı yok seni lastikçiye kadar idare eder."
Adam hemen denileni yapar ve akıl hastanesindeki deliye seslenir:
"Senin ne işin var allah aşkına tımarhanede?"
"Sor mu bu şimdi? Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil."
Köylü ve ineği
Adamın biri otomobiliyle şehirler arası yolda gidiyormuş yol kenarında bir köylünün otostop yaptığını görmüş, yanında bir inek olan köylü geçen araçlara durmaları için el ediyormuş. Durumu merak eden adam köylünün yanında durmuş.
"Hayırdır hemşerim, ne tarafa gideceksin?"
"İlerdeki kasabaya kadar beyim."
"İyi ama bu inek ne olacak?"
"O önemli değil beyim, arka tampona bağlarız o gelir."
Bu duruma pek aklı yatmayan adam köylünün durumuna acıyarak onu arabaya almış. İneği ise köylünün dediği gibi arka tampona bağlamışlar. Araba yavaş yavaş ilerlemiş. Adamın hızlanmaya çekindiğini anlayan köylü:
"Sen yürü beyim o gelir." demiş.
Bunun üzerine adam hızlanmaya başlamış. 20,30,40 bakmış inek gerçekten geliyor. Adam şaşırmış, 50, 60, 70 bakmış hala geliyor ve inekte hiçbir yorgunluk belirtisi yok. Artık şaşkınlığı iyice artmış ve sinirlenmeye de başlamış. Öyle ya sonuçta bir inek ne kadar hızlı koşabilir ki.
Derken adam iyice hızlanmış. Gösterge 120 yi gösteriyor. Dikiz aynasından ineğe bir
bakmış ve gülümseyerek köylüye dönüp:
"Senin inek yoruldu herhalde baksana dili dışarda."
"Ne tarafa çıkarmış dilini?"
Buna dikkat etmeyen adam tekrar bakar ve "Sol tarafa" der. Bunun üzerine köylü kendinden emin bir tavırla:
"O yorgunluktan değil, seni sollayacak da sinyal veriyor…"
Pantolon
Adamın biri yolda yürürken, önünden yürüyen başka bir adama gözü takılmış. Adam sürekli şapkasının üzerinden kafasını kaşıyormuş.
Adam en sonunda dayanamayıp önden yürüyene sormuş:
"Beyefendi birşey sorabilir miyim?
"Buyrun."
"Afedersiniz ama dikkatimi çekti, dayanamadım. Neden başınızı şapkanızın üzerinden kaşıyorsunuz? Şapkanızı çıkarıp kafanızı kaşısanız daha kolay değil mi?"
"Ben size bir soru sorabilir miyim?
"Buyrun."
"Siz bacağınız kaşındığında pantolonunuzu mu çıkarıyorsunuz?"
Çekirge
Avusturalya'ya gezmeye giden bir Amerikalı, yerli bir rehber tutmuş. Bir gün dolaşırlarken bir inek gören Amerikalı, "Bu nedir ?" deyince rehber "İnek" demiş.
Bunun üzerine Amerikalı küçümser bir tavırla,
"Siz buna inek mi diyorsunuz ? Bizim kuzularımız bile bundan büyüktür." demiş. Yerli rehber bu olaya çok bozulmuş ama çaktırmamış. Gezmeye devam ederlerken bu sefer de bir tavuk gören Amerikalı
"Ya bu nedir bu?" diye tuhaf tuhaf sormuş, rehber de "tavuk" deyince,
"Siz buna tavuk mu diyorsunuz? Bizim serçelerimiz bile bundan büyüktür." diye yine dalga geçmiş.
Bütün bu olanlar karşısında rehber fena bozulmuş. Tam o sırada zıplayarak geçen bir kanguruyu gören Amerikalı, "Peki bu nedir?" diye sorunca, dersini almış olan rehber yapıştırmış cevabı:
"Çekirge."
Makasçı sınavı
Ali hat bekçisiydi. Herkes gibi onun da hayatta bir ideali vardı: Makasçı olmak. Sonunda sınava girdi. Müfettiş sordu:
"İki ekspres aksi yönlerden aynı hat üstünde birbirlerine yaklaşmaktalar. Bu durumda ne yaparsın?"
"Bir tanesini başka hatta alırım."
"İmkansız. Raylar donmuş vaziyette. Makas çalışmıyor."
"O zaman kırmızı bir bayrak sallarım."
Vakit gece. Kimse seni göremez."
"Kırmızı bir fener sallarım."
"Memlekette gaz kıtlığı var."
"O zaman elime geçen her türlü tahta ve odunu hattın üstüne yığar ve tutuştururum."
"Ya kibritin de yoksa?"
Zavallı hat bekçisinin alnından ter damlıyordu. Sonunda içini çekti:
"O zaman karımı çağırırım." Müfettiş şaşırdı:
"Karını mı çağırırsın? Bu işle ne ilgisi var karının?"
"Az sonra çıkacak şamatayı o da görsün bari…"
Ya çekersen
Akıl hastasının biri bir gün doktoruna gider ve iyileştiğini söyleyerek taburcu olmak ister.
Bunun üzerine doktor:
"Sana bir soru soracağım doğru bilirsen buradan çıkarsın."
"Peki anlaştık sor sorunu."
"Sen 10 katlı bir binanın tepesine çıksan bende aşağıda bir bardak su tutsam. Şimdi aşağıya atlar mısın atlamaz mısın?"
"Niye atlayım ben deli miyim der?"
Doktor içinden adamın gerçekten iyileştiğini düşünür ve neden diye sorar.
"Ya bardağı çekersen?"
Para nerede?
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu:
"Para nerede?"
Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
"Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiğinizi anlamıyorum."
Tercüman tercüme etti:
"Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş."
Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin kafasına dayadı:
"Şimdi sor bakalım, para nerede."
Tercüman işaretle sordu:
"Para nerede?"
Sağır-dilsiz kan ter içinde, işaretle yanıt verdi:
"Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacın kovuğunda iki yüz bin dolar var."
"Ne söyledi?" dedi Baba.
Tercüman yanıtladı:
"Dedi ki, hâlâ neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz sıkarmış."
Yabancı Dil
Temel ve Dursun, Sultanahmet Meydanındaki parkta bir banka oturmuşlar, sohbet ediyorlarmış. Yanlarına yaklaşan bir turist onlara bir adres sormak istemiş. Önce İngilizce sormuş. Bizimkilerden tık yok. Sonra Fransızca sormuş, yine kapı duvar. Almanca'yı denemiş, bizimkiler duvara bakar gibi bakıyor. İtalyanca tekrarlamış, hala aval aval bakıyorlar. Sonunda pes etmiş gitmiş turist. Çekmiş gitmiş.
Dursun Temel'e dönmüş:
"Pak uşağum, hiç olmazsa ha pir yabancu dil pilseydik ne iyi olurdu..."
Temel gülümsemiş:
"Neye yarar uşağum, bak herif dört dil piliyor, işinu halledebildu mu?"
Yasak
İngiliz, Amerikalı ve Türklerin bulunduğu gemi kaza yapar ve su almaya başlar. Kaptan telaşla yolcuların arasına girer ve;
"Lütfen herkes sakince filikalara doğru gitsin gemi su almaya başladı."
Yolcular bu uyarıyı umursamaz ve aynen devam ederler. Kaptan aynı uyarıyı birkaç defa yapar
ve insanların gemiden ayrılmadıklarını görünce çaresizce geri çekilir. Bu arada uyanık kaptan yardımcısı kaptana:
"Ben bu insanların hepsini gemiden çıkarırım." Kaptan:
"Nasıl yapacaksın bunu hemen yap."
Kaptan yardımcısı gider ve bir süre sonra geri döner.gemi bomboştur. Kaptan merakla sorar:
"Ya nasıl başardın bunu?" Kaptan yardımcısı anlatır:
"İngilizlere sizin gibi asil bir milletin böyle batan bir gemide ne işi olur dedim hepsi denize atladı, Amerikalılara deniz suyu insan sağlığına yararlıdır dedim onlarda hemen suya atladı."
Kaptan merakla sorar:
"Peki türklere ne dedin, onlar kesinlikle ayrılmaz gemiden."
Kaptan yardımcısı pişkin pişkin gülerek:
"Türklere de denize girmek yasaktır dedim."
Boşanma davası
Bir yıldır hiç konuşmadığı karısından ayrılmak isteyen adama Hakim sorar:
"Neden bu bir yıl boyunca karına hiçbir şey söylemedin? Tek bir kelime etmemişsin…"
Adam, biraz ezik, biraz mahçup cevap verir:
"Sözünü kesmek istemedim Hakim Bey..."
Neden
İki fanatik futbolsever konuşmaktadır.
Biri diğerine:
"Maça gitmiyor musun?" diye sorar diğeri de cevap verir:
"Ne diye gideyim allah aşkına? Oynanan futbol futbol değil ki. Hakemler kötü, oynanan oyun itiş kakış, saatlerce gişe önünde, kuyrukta bekle, içeride kavga gürültü, çıkışta vasıta
bulamazsın…"
Soruyu soran başını sallayarak:
"Beni de tıpkı senin gibi karım bırakmıyor."
Pratik çözüm
Adamın biri psikologa gitmiş ve sıkıntısını anlatmaya başlamış:
"Geceleri uyuyamıyorum efendim, sürekli yatağın altında biri varmış gibi geliyor. Yatağın altına iniyorum, bu seferde sanki yatağın üzerinde birileri varmış gibi geliyor." Doktor:
"Alt aylık bir çalışma sonucu bu sorunu hallederiz." demiş.
"Peki vizite ücreti ne kadar?" diye sormuş adam.
"Seans başı 50 dolar haftada üç seans." diye cevaplamış doktor. Adam da fiyatı duyunca hemen kalkıp çıkmış muayenehaneden. Doktor, bir kaç ay sonra sokakta hastaya rastlamış alaycı bir tavırla gülerek:
"Ne oldu hastalıktan kurtulabildin mi?" diye sorunca adam da gülerek:
"Evet hem de bir şişe şaraba hallettim." Doktor çok şaşırmış:
"Nasıl yani?"
"Sizden çıktıktan sonra birahaneye uğradım, biramı içerken yanımdaki berduşla dertleştik, ona bir şişe şarap ısmarladım, o da bana karyolanın bacaklarını kesmemi tavsiye etti."